Vw T2 Bus' da bir kaç değişiklik..

Çok olmadı bir vw bus’a hasret duymaya başlamam. 2010 yazında Bağdat caddesinde ilk kez gördüğüm turuncu bus’ın, gelecek yıllarımın içine edeceğini hiç düşünmemiştim maalesef.   İçine girdikçe daha fazla benimsediğim bu araçla otuz bin kilometreyi aştım nihayet. Geçen zamanlarda kamp kültürüne alışmam ve yaşadığım tecrübeler, araç üzerinde birkaç değişiklik yapmamı gerektirdi.  İhtiyaçlar doğrultusunda sıraya koyduğum işlerin başında araç içinde ayağa kalkabilmek en önemlisiydi. Önümde olan iki türlü seçenek vardı. Ya bir şekilde Westfalia tavan bulabilmek ya da pop out-up kalıbı çıkarabilmek. Birçok forumu gezmeme rağmen bu konuda hiçbir hareketlilik yakalayamadım. Galip babanın daha önceki yıllarda birkaç araca pop-up uyguladığını öğrenmem ile hemen çalışmalara başladık. İlk etapta numune kalıbın çıkarılması, kopyalanması, kumaş bölümün dikilmesi zor işlerdi tabi ki. 

Galip baba polyester tavanın dökülmesi ile uğraşırken bende kumaş kısmın dikilmesi için İMC çarşısının yollarını aşındırmaya başladım.

Aradığım kumaşın renk tonları uygun, su kaydırır ve solmama garantili olması gerekiyordu. Aralara ise pencere açmak için polyester file kumaşlar bulduk.

Taban-tavan arası 185 cm yükseklik elde ettik.

Yaklaşık bir ay gibi bir sürecin sonunda çalışmamızı bitirdik. Tabi ki işin büyük kısmını Galip baba halletti hala kullanırken kendisine dua ediyorum.

Ve pop up projesini tamamladıktan sonra sıra camper iç dizaynı na geldi. Aslında aklıma ilk olarak aracım koridorsuz olduğu için tamamen lavobo hizasına buzdolabı ve çekmeceleri koymak vardı. Fakat o zaman kışın araç içinde herhangi bir masa kullanımı söz konusu olamazdı ki kışın en zevk aldığım olaydır kahvaltı vs yapmak. Düşündüğüm tasarımda buzdolabı ve lavobonun arasında bir miktar boşluk bırakmak hem bir kişinin daha orada oturabilmesine hem de karşılıklı yemek/masa ihtiyacını karşılanmasını sağlayacaktı. Mobilyaları buzdolabına karar verdikten sonra sipariş ettim ve kapakların montajını yaptım. 

Sol taraftaki küçük çekmecenin içinde 12/220 v ac inverter monte ettim. Orta bölme ise kaldırınca masa olan büyük bir çekmece aslında. Sağ çekmece ise mutfak gereçlerinin koyulduğu raylı bir kapak.

İşin en önemli kısmı ise kullanım tecrübesi. Hepsi de çok kullanışlı oldu. Sadece problem yaşadığım nokta orta masa/çekmecenin iki boyutta hareket etmeye ihtiyacı olması. Yani kapağın üst noktadan dikey yönde kullanımı biraz zor.  Bu problemden kurtulmak için yatay hareketi sağlayan menteşe montajları yaptım fakat hala aşamadığım bir problem olarak bir kenarda duruyor. 

İkea da çocuk bölümünde satılan bu kilit mekanizmaları kapakların yolda açılmamasını sağlayan mantıklı parçalar.

Dışarıda zaman geçirirken çok iş gören başka bir kapak/masa.

Domatic Absorbe 220vac çalışan buzdolabının soğutma ısısı kalori bakımından yeterli olmadığı için sistemi 12v kompresörle de çalışabilen hale getirdik. Fakat henüz yeterince iyi bir havalandırma açıklığına sahip değilL.

Buzdolabı ise karavanlarda çok ayrıntı ile tecrübe edilmesi gereken bir konu.

İlk etapta sistemi tam sinüs çıkışlı olmayan bir inverter ile beslemek çok fazla kayba neden olduğundan ısıtıcı rezistans tel kullanıp sistemi 12 v ile de çalışır duruma getirdim. Fakat soğutma yine de çok verimli olmadı.

Absorbe buzdolabını bir evoparatör sayesinde kompresörlü sisteme çevirmek ise en mantıklı seçenekti. Soğuyan havanın aşağı çökmesi cihazın çalışma prensibine aykırı olsa da alt kısma monte ettiğim evoparatör içeceklerin çok hızlı bir şekilde soğumasını sağlıyor. Bu tarz ufak hacimli dolaplar içerisinde içecekler haricindeki yiyecekler ise az miktarda olduğundan herhangi bir sorun yaşamadım. Cihaz çalıştıktan sonra ise 15 dk içerisinde buzdolabı tabanı kar tutmuş hale geliyor.

Sistem 70 amperlik yaşam aküsü ile de (sulu tip) 4-5 saat süreyle (motor çalışmazken) sorunsuz çalışıyor.

Torpido altına uyarladığım raf ise aracın içindeki bütün ıvır zıvırların toplanması için iyi bir seçenek.

Aslında kullanmak için çok geç kaldığım eklentilerden biri de motor sıcaklığını dolaylı olarak gösteren bu termometre. Bunu keşke Datça Palamutbükü rampasını çıkarken hararetin artması ve buji yatağını bozup 3 silindire düşmeden keşfetseydim, daha iyi olacaktı ama yolda kalan adamın kafası bir süre sonra daha fonksiyonel çalışıyor. Emko 3710 ismiyle piyasada satılan bu ürün sanayi tipi cihazların sıcaklık ölçümünde kullanılıyor. 5 metre uzunluğunda P tipi termokupl sensörüyle almak gerekiyor ki yüksek sıcaklı dayanıp aracın ön tarafına kadar uzanması gerekli. Sensörü ise sürücüye en yakın olan silindire bağlı ( 3 ). Sensör aracın bloğuna sadece değiyor. Bu nedenle doğru sıcaklığı ölçmesi mümkün değil. Fakat motor hareretinin ne düzeyde olduğunun takibi rahatlıkla yapıla biliniyor. Örneğin rölanti ısısı 100 civarı, seyir halinde 125, rampalarda ise 150-160 civarı gözüküyor. En uzun ve dik rampalarda ise 185 e kadar çıkıyor ve bundan sonra birinci vitese geçerek motoru soğutmak en iyisi. Yani cihaz dolaylı yoldan başarıyla görev yapıyor.

 Arka tavan port bagaj ise uzun yolculuklarda campet sandalye çadır mat vs malzemelerin taşınmasında çok iyi iş görüyor. Kesinlikle tavsiyemdir.

 Sürgülü cam için bir çok yerle görüşmeme rağmen sadece İstanbul’da Aystar oto ve İzmir’de  Yüksel oto yapmayı kabul etti. Sonradan anladığım kadarıyla onlarda Bursa’lı bir firmada hazır t2 kalıbı olduğu için sadece aracı olarak bu işi hallediyorlar. Mesela benim aracım için ölçü bile almadı usta. Montaj sonrasında ise sıcak havalarda arka geyet esintili bir duruma geldi.

Bunların dışında Son dönemde 8+1 aracların otomobil statüsüne dönmesi ise güzel bir gelişme. Bende de-monte olan mobilya parçalarından dolayı bu fırsatı kaçırmadım.

Aslında bunlarla birlikte temel olarak busu eksiksiz bir duruma getirmiş oldum. Bundan sonra ise şase içine monteli bir su deposu montajı, belki küçük bir güneş enerjisi sistemi olabilir ekleyeceklerim. Zaman keşfettiğimiz yeni yerlerin verdiği enerjiyle, yöneleceğimiz doğrultuyu gösterecek. Herkese bol tatilli günler.