5 Ağustos 2014 Salı

MAŞUKİYE SAPANCA POYRAZLAR GÖLÜ ACARLAR LANGOZU KERPE KEFKEN AĞVA ŞİLE.


Volkswagen klasik otomobil derneğinin bahar etkinliği Haziran 14’de Sakarya’nın Karasu ilçesi, Acarlar Langozu’nda yapıldı. İçerenköy Carrefour  otoparkından başlayan yolculuğumuz, yol üzerindeki diğer arkadaşların katılımıyla Sakarya’ya kadar devam etti. Fakat otobanın hızına daha fazla dayanamayan T2’mi daha fazla zorlamak gereksizdi. Gördüğümüz ilk kahverengi tabeladan içeri daldık. İlk durağımız Maşukiye.

MAŞUKİYE - SAPANCA:


Burası Sapanca gölü kıyısında bulunan bol yeşilli bir yer. Yolu tamamen saran ağaçlar sayesinde, yaz sıcağında bile serin yolculuklar yapmak mümkün. Bölgede birçok alabalık ve piknik alanı mevcut.



Sapanca gölü kıyıları.

Otoyolların kullanımları klasik araçlarımız için gayet sıkıcı bir durum. Sonuçta ulaşım aracı olarak kullanmak gibi bir düşüncemizde yok. Fakat gitmek istediğimiz yere saatlerce geç kalmak hala alışamadığım bir durum.


POYRAZLAR GÖLÜ:

Sakarya şehir merkezini biraz geçince otobana bitişik olan alan, karşılaştığımız ilk Langoz ormanı aslında. Öğleden sonra ulaşabildiğimiz için çok yeterli zamanımız olmasa da, kalmayı da çok istemedik açıkçası. Mangalcı abilerimizin tozu dumana katması ile göz gözü görmediği için gölün en tenha bölgesini bulmaya çalıştık. Belki baharda burada yürüyüş yapmak keyifli olabilir. Ama şimdi değil. Öğle yemeğimiz için masamızı kurup karnımızı doyurunca koşar adım bölgeden ayrıldık. 




ACARLAR LANGOZU:

Etkinliğin yapılacağı alana ulaştığımızda aslında buranın bir kamp alanı olmadığının farkına vardıkJ Langoz kelime anlamı olarak kış dönemlerinde sular altında kalan orman, bitki örtüsü demek. Yaz dönemlerinde ise çekilen sular ormanın etrafında göletler oluşturuyor. Alanın etrafında yürüyüş yolları var ve ilerideki ormanlara ulaşmak için tekne turları yapılıyor.

  


Nilüfer’ler günün sadece belirli saatinde tamamen açıyor.


Güneşin batmaya başlamasıyla akşam yemeği için masaları birleştiriyoruz. Vkod üyelerinin hazırladıkları güzel yemekler sayesinde gece gayet keyifli geçti. Birçok yeni arkadaş edindiğimiz bu etkinlikte sivrisinekler haricinde her şey güzeldi.






Ertesi sabah kahvaltıdan sonra tüm grup Karasu ilçesi yakınlarında bulunan Maden Deresine gittik. Maden deresi alabalık çiftliklerinin bulunduğu mütevazi bir piknik alanı. Derenin başladığı bölgeden yarım saat trekking yaparak şelaleye ulaşıyorsunuz, ki en keyifli yeri de burası zaten.






 Öğleden sonra ise rotayı tamamlamak için gruptaki arkadaşlarla vedalaşarak ayrılıyoruz.

KERPE – KEFKEN:

Kerpe İzmit’in Karadeniz kıyısında bulunan yazlık bir tatil yöresi. İstanbul’a yakın bir kaçış noktası olması nedeniyle iğne atılsa yere düşmeyecek kadar kalabalık bir haldeydi.  Toplumca çok yüksek olmayan kültür seviyemizle burada bir kez daha yüz yüze geldim maalesef. Her yer çöp içerisindeydi ve kalabalık nedeniyle keyif almaktan ziyade birkaç görülmesi gereken yere uğrayıp hemen kaçmak durumunda kaldık.





Kefken ve Ağva arasındaki yemyeşil yollardan biri.

AĞVA:

Kefken’den çıkınca irili ufaklı köylerin arasından geçerek Ağva’ya varan çok şirin bir yol var.  Kimi zaman panoramik manzaralar, kimi zaman ise yeşile doyduğumuz bu yol, güneşin batış saatine denk gelince tüm tatil boyunca bana en çok keyif veren yer haline geldi. Ağva İstanbul’a yaklaşık 100 km mesafede bulunan bir sahil beldesi.  Şile’ye göre daha tenha ve bakir. Dere boyunca balık restoranları ve kafeler var. Orman ve derenin uyumu ise bana Kastro’yu hatırlatıyor. Akşam yemeği için yemek masasını derenin kıyısında bir yere kurduk. Çalışan motorların sesi ve ormana has gürültüler İstanbul’a varmadan son saatlerimizi keyifle geçirmemize neden oldu.







ŞİLE:





Aslında bu kısa tatil keyif almaktan ziyade, daha önce görmediğim yerleri keşfetmek içindi. Hafta sonuna denk gelmesi ve hava sıcaklığının yüksek olması, klimasız camper lerimiz nedeniyle kötü bir tecrübe olarak geçmişi hatırlatan bir anı olarak kalacak.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder