6 Ekim 2016 Perşembe

6. Balkan Bus buluşmasından kareler. Langadas/Selanik..


6. Balkan Bus buluşması bu sene Selanik yakınlarında bulunan Langadas kasabasında yapıldı. Malum, buluşma yaz tatilinin ortasına denk gelince Türk ekibin çoğu farklı rotalardan gelerek kamp alanında buluştu. Bir grup Halkidiki'de deniz ve güneşin keyfini sürerken diğer bir grup Volos hattında yollardaydı. Birlikte çok eğlenceli günler geçirdik. Vasco The Patch konseri müthişti. Birlikte yenen yemekler, termal havuz, teneke tavandandan Westfalia üretim t2, Subaru EJ 25 bloğun başka bir Westiye kusursuz montajı, Syncro çekme yarışmamız, yeni fikirlerle güzel hatıralar biriktirerek yurda döndük..





Su soğutmalı EJ 25.














Atatürk'ün yazları dayısının yanına çalışmaya gittiği çiftlik burası. Malesef arazi atıl bir şekilde duruyor. Herhangi bir anıt v.s. yok. Ekip olarak etraftan topladığımız taşlarla oraya somut bir iz koymaya çalışsak ta şu an orada olmadığını bilmek üzücü..


Yunanlı dostlarımızın, önderimiz Atatürk'ün büyüdüğü kasabayı görmezden gelmesi ise hiç hoş bir süpriz değildi..


Yerlere çöp atmayın tabelası ise konuyu özetliyor. Tamam Türk halkını sevmiyorsunuz da bu tabela neyin nesi?
Bir kaç arkadaş aynı konunun Türkiye topraklarında olması durumunda, davranış şeklinin ne olacağı konusuna kafa yordu.. Sonuç aynısıydı herhalde..




Teneke tavan için süper bir yatak çözümü. Tek problem toplanınca yeteri kadar küçülmemesi..






All you need is LOVE..


Military device..






Sahibi, içinde altı kişi kaldıklarını söyleyince inanmamıştım ama yaklaşıp inceleyince hayret ettim. Konunun tek anlamı var benim için, yapmayı ne kadar istediğin..






Gerçek rusty bus..

Şahsen kamptan erken ayrılmama rağmen bir çok arkadaş tatiline başka güzergahlarda devam etti. Sondan bir önceki gün ise katılımcılara çeşitli hediyeler dağıtıldı. En eski araç, en uzak yoldan gelen araç, sahibiyle en uzun yaşamış araç v.s. Ama Vkod üyesi bir abimizin kamp alanı yakınlarında yanan motorunu bir başka Yunan arkadaşın yenisiyle değiştirmeyi kabul etmesi, atılmış dostluk adımlarının en özeliydi.

 Genel olarak insanların frekansları çok yüksekti. Güzel olan her şeyin çabuk bittiği gibi bu kampta aklımda süper kareler bırakarak sona erdi. 2017 Bus buluşması (Bulgaristan) ve malum olaylardan gerçekleştiremediğim büyük Avrupa turu için çalışmalara şimdiden başladım..

Vasco The Patch vw bus parçası:
https://www.youtube.com/watch?v=p1qEAxqPNEU

25 Eylül 2016 Pazar

Mis gibi masif çamdan Bus'a mobilya yapmaca..

Mobilya tasarımı karavan kullanıcıları için her zaman rahatsızlık sebebidir. Karavanı benim ki gibi orjinal yapım olmayanların kafasında sürekli bir değiştirme, yenileme havası hakim oluyor.  Yani istenilen tasarım kafada oturana dek sürekli kaşıntı durumu devam ediyor.. Minicik karavanda bile durum böyle. 

Şahsen ben bundan önce mobilyaları 3 defa değiştirmeme rağmen henüz bu konuda tatmin olmuş değilim. E tabii bundan önce böyleydi. Daha öncekilerde mdf membran kapaklarla filan yapmıştım fakat bu işin ilmi masif ağaçtan geçiyormuş. Mdf tabakalarla yapılan işler, eski araçların ruhunu malesef yansıtmıyor. Masif panel denilen şey yine sunta-mdf ler gibi tabaka halinde satılıyor fakat tamamıyla gerçek ağacın parçaları. Yani buram buram çam kokuyor. İşlemesi ise çok kolay. Zımpara ve vernikle istediğiniz türde parçalar üretebiliryorsunuz.
 Bir kaç tabaka masif çam panel ve 7-8 boy 4-4 ağaç kalası Bauhaus'tan alıp Bus'un bagajına atar atmaz evin yolunu tuttum o akşam.

Bus'lar koridorlu ve koridorsuz olarak iki tipte üretiliyor. Yani bazılarında aracın dışına çıkmadan iki koltuğun arasından yaşam alanına geçebiliyorsunuz. Benim aracım koridorsuz olan versiyon. Aslında bunu handikap olarak görmekten ziyade uzun bir tezgahın oraya çok daha yakıştığını yurt dışındaki araçlardan da görmüştüm.Aklımda deli sorularla boğuşmak yerine Vira bismillah deyip elime dekopajı aldım.


 Masif çam panelin diğerlerinden farkı, bol budaklı olması. Tabii ki bu budaklar görsellik açısından gerekli. Fakat parçaların köşelerine denk getirmemek gerekiyor.



İlk olarak aracın eski mobilyalarını çıkarıp ölçü almaya başladım. Ocağın pencereye ne kadar yakın olacağı, gider su hortumlarının tabandaki şase hatlarına paralel olarak nerelerden geçeceği, elektrik tesisatı, buzdolabının evye seviyesine göre konumu, beni çok uğraştıran ölçümlerden bazılarıydı.


Tabanın hafif paslanan yerlerine antipas sürdükten sonra eski keçeyi taban saçının üstüne tekrar yapıştırıp üzerine piyasada çok kolay bulunan ağaç görünümlü parke ile tabanı kapladım. 
Bir başını çekyat diğerini ise mobilya kapadığı için yerine cuk diye oturdu. Kayar kapı tarafını ise alüminyum profille güzelce dönerek kapattım.



Su deposunu aracın altına almak için bir çok sefer girişimde bulunsam da neticeye ulaşamamıştım. Galip babanın anlattığı kadarıyla, su deposu bulmak yerine tırcıların kullandığı büyük boy vebasto mazot depolarını aramak daha akıllıca olacaktı. Sonunda İkitelli sanayide bu iş için biçilmiş kaftan bir depo buldum.

Depo 55 litre hacminde ve 6 saplamayla tutturuluyordu. Su giriş çıkış boruları ve hava rekorunu ise el işçiliği sayesinde kendim hallettim.

Deponun montajı için tabana delikleri açtıktan sonra parke kaplamayı kapatıp bir sonraki levele geçtim.



Kalın olan gırtlak boru su girişi için, ince olan ise su çıkışı için kullandım. Sızmayı önlemek için ise bol miktarda esnek çift karışımlı epoksi yapıştırıcıyı bağlantı yerlerine uyguladım.


Deponun üst kısmına ise mutlaka hava giriş-çıkış rekoru koymak gerekiyor. Aksi taktirde hava sıkışmasından dolayı hidrafor depodan su çekemiyor veya su takviyesi yaparken hava sıkışıyor ve depo dolmuyor.


Saplamaların zamanla titreşimden gevşememesi için Nutlock ismindeki malzemeyi dişlere sürmek gerekiyor.



Son olarak 5lt/dk kapasitesindeki otomatik hidraforu taban saçına monte ettim. Sorun yaşadığım tek konu hidrafor çıkışındaki basınçlı su olan boruların zamanla şişmesi ve patlamasıydı. Bu sorunu ise düz sargılı borular yerine içi ip örgülü olan borulardan kullanarak aştım.


Aldığım ölçülere göre kafamdaki ilk mobilya prototipi bu şekildeydi. Fakat kullanım kolaylığı açısından giriş bölümünün inceden kalına giden bir formda olaması çok pratik olacaktı. Dekopaj ile düzgün çizgileri yakalayana kadar kesmeye devam ettim.




Ölçüler göze hoş gelince buz dolabı, kompresör, inverter, vb. parçaları tezgaha monte etmeye devam ettim. 


Ocak, evye, musluk ve ara bölmelerin montajını sıvı çivi, L bağlantılar ve mastik yardımıyla yaptım. Genellikle işin en zevkli kısımları bunlar olduğu için fotoğraflamayı unutmuşum=)



Mobilyanın sol tarafını az kullanılan gereçlere, sağını ise sürekli açıp kapatılan raflara ayırdım. Gayet kullanışlı oldu. Sol alt bölümde 12v danfoss kompresör ve elektrik kontrol kısımları bulunuyor. İnverter ve piknik tüpü ise onun üzerinde konumlandırdım. 


 Buzdolabı 65 lt. Hem 12v kompresörle çalışıyor hemde 220v amonyakla. Kamp alanında ikisini birden çalıştırırsanız çok güçlü bir soğutma elde ediyorsunuz.


Sağ tarafa ise sürekli el altında bulunması gereken yeme içme takımları ve eşya raflarına ayırdım. Bu bölüm için önüme henüz uygun ölçüde hasır sepet çıkmadı ama araştırmalarım devam ediyor.


Motor kaputunun atıl durumda kalan bir noktasına ise su giriş kapağını ve duş çıkışını monte ettim. Duş çıkışını da muslukla paralel olarak hidrafordan besledim. Gayet güzel işlere yarayan bir çıkış oldu. Zaman zaman araba bile yıkadığım oluyor. Su girişinin motor kaputunda olmasının güzel tarafı ise taşan suyun aracın içerisine dökülerek tahta aksamı şişirmemesi.



Mobilyanın bitmiş durumu bu. Zaman bulunca araç içine portatif masa ve araç dışına açılan bir portatif masa da eklemek istiyorum.




Son kalan masiflerle ise açılıp kapanabilen üst bagaj yaptım. Aracın bagaj (yatak) kısmında gereksiz yer kaplayan kamp masası ve sandalyelerin depolanması büyük bir dert. Tavan dolabı süper bir iş. Bagajda gözü tırmalayan her şeyi artık üst dolaba koyuyorum. Bus'ın içinde müthiş yer açan güzel bir çözüm.



Son olarak piyasada kaliteli ekoseli kumaş bulamayarak İkea'nın yolunu tuttum. Metre usulü satılan bu kumaştan 5-6 m2 bütün perdeleri kaplamaya yetiyor. Tabi ki dikiş bilmiyorum ama kayın valideme mükellef bir kahvaltı masasında mevzuyu açmam, konuyu hızlıca sonuçlandırdı.

Şahsen bu işlerle uğraşırken keyif alıyorum, Bazen çok zaman ayırdığım aklıma geliyor, kafamda deli sorular oluşuyor ama kamp alanında aldığım keyif, bütün yorgunluklarımı unutturuyor bana. Hele birde uykudan gözlerimi açtığım an mis gibi çam ağacı bana bakıyorsa.. 

Nice yollara Bus'la birlikte çıkmak umuduyla çalışmaya devam..